Yavaşça ayağı kalkıp kapıya doğru adımlamaya başladım. Her zamanki gibi bir adım arkamdan geliyordu. Kalbim daha hızlı atmaya başladı. Zaten nefesini ensemde hissederken başka türlüsü olmazdı. Ensemden aşağıya soğuk bir damla ter aktı bile.
Adımlarımı oldukça yavaş atıyordum. Kendimi kandırmamın bir anlamı yoktu, şu an korkuyordum işte. O odaya girmek istemiyordum ama belli edemezdim asla, güçsüz görünemezdim. Kendi içimde kurallarım vardı benim.
Babam her ne kadar ona itaat etmemi istediği için bana acı verse de asla güçsüz ve korkak duramazdım. Eğer durursam benden geriye hiçbir şey kalmazdı. Karaca işte o zaman hiçbir şeye karşı gelemez ve yavaşça yok olurdu. O istediğim kadına dönüşemezdim.
Her ne kadar yavaş yürüsem de yine hiçbir şey benim bu lanet kapının önüne gelmemi engelleyemedi. Bu kapının arkasında kan, ter, acı, çaresizlik, gözyaşı ve daha nicesi vardı. Ama bunu bilen sadece bendim. Dedim ya, kurallar…
Bu kapıdan girdiğim an gö Devamını Göster