Ölüm, hissetmekten öte görülen ve duyulan bir histi, değil mi? Ölümün ne zaman geleceğini ve Azrail’in soğuk nefesini ne zaman hissedeceğimi bilemezdim ama o zaman geldiğinde anlardım, değil mi?
Ben hiçbirini hissedemiyor veya duyamıyordum; bedenimin kontrolünü tamamen kaybetmiş, zihnimi ve bedenimi farkında bile olmadan madalyonun esiri hâline getirmiştim. Hem de yıllarca…
Artık o günler geride kalmış ve bedenimin kontrolünü kazanmıştım. Otuz yıl geriden gelen bir düşmandan korkarak daha fazla saklanmayacaktım. Eğer biriyle bir şey yaşayacaksam veya birine karşı bir şey hissedeceksem bunların her biri kendi iradem altında olacaktı. Bana düşen görevse irademi kazanmak için Lunapark Katili’nden kurtulmaktı. Peki, kimdi bu Lunapark Katili?
Onu nasıl bulacağımı düşünmeme gerek yoktu. Onun beni bulacağından emindim. Bunun tek kötü yanıysa çiçeklerle bezenmiş rüyalarımın cehenneme dönüşecek olmasıydı.
Hazırsan Lunapark Katili başlıyor…
Devamını Göster