Baharın sıcağında iliklerine kadar üşüdüğün oldu mu hiç? Tam her şey yoluna giriyor derken, aniden bastıran bir ayazın soluğunu kesmesi gibi... İşte onların hikâyesi de böyleydi.
Lina, ailesini bir depremde kaybettiğinde, hayat ona sert bir kış gibi çarpmıştı. Yetimliğin soğuk tenini küçük yaşta öğrenmiş, yaralarını kendi sarmayı ezberlemişti.
Ve sonra Yunus Emre... Kendi içinde firtinalar koparan, annesinin ölümünü omuzlarına yük gibi alıp babasının sevgisizliğiyle donmuş bir çocuk... Onlar, bir ortaokul bahçesinde birbirlerinin yaralarına merhem oldular. Dost oldular. Sonra kalpleri onları daha derin bir bağa sürükledi.
Ama bazı hikâyeler mutlu sonlara ulaşmaz. Yunus Emre, en büyük korkusuyla yüzleşemedi. Lina'yı ardında bırakıp gittiğinde, baharın
ortasında zemheri gibi çöktü onun dünyasına. Ve yıllar sonra döndüğünde, Lina'nın gözleri artık başka bir adamı arıyordu. Onu unuttuğunu, geçmişin izlerinin silindiğini sandı. Ama bazı aşklar, t Devamını Göster